16 Ekim 2008 Perşembe

BAS"BAYAĞI" HABERCİLİK

2008 yılının yaz aylarında, aşağıda bir kısmını alıntıladığımız "sözde" haberler, küçük çocukların bile kullandığı MSN Messenger programında kesintisiz bir biçimde yayımlandı. Aslında burada fazla söze gerek yok, görüldüğü gibi aşağıdaki sözde haberleri arşivlediğimiz bir ay boyunca haber başlıklarının bile yarısı “porno” ve “seks”. Kanunlarda “seviyesiz haber yayımlamak” gibi bir suç olmadığı için MSN Messenger'ı işleten Microsoft Türkiye ve MSN Messenger'daki sözde haber içeriklerinin sağlayıcısı; porno CD pazarladığı için 2001 yılında 180 milyar lira para cezası ödemeye mahkum olarak porno yayıncılıktan sabıkası bulunan Milliyet’in internet sitesi hakkında sadece çırılçıplak resimler yer alan iki haber hakkında 22 Temmuz 2008 günü savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunun ardından, bir aydan fazla süredir kesintisiz biçimde aşağıdaki ve benzer içerikli düzeysiz haberler yayımlanan MSN Messenger programında bu tür haberlerin yayımlanması bir anda bıçak gibi kesildi. Son günlerde edindiğimiz bilgiler sonucunda dosyanın Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına sevk edildiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Gelişmeleri önümüzdeki günlerde sitemizden takip edebilirsiniz.

RESİMLERİ TIKLAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ
<>

13 Ekim 2008 Pazartesi

ADAMI GÜLDÜR"MSN"

2008 yazında, MSN Messenger programında otomatikman ekrana gelen "Bugün" penceresinde bir ayı aşkın süre boyunca kesintisiz biçimde seviyesiz haberler yayımlayan Microsoft Türkiye, yayımladığı bu seviyesiz haberlerin hemen ardından son günlerde televizyonlardaki seviyesizliklerden dert yanarak KOMİK bölümümüzün baş köşesine kurulmaya hak kazandı...

Önce, yaz aylarında kesintisiz biçimde yayımladıkları, aralarında yarı ve çırılçıplak resimler de yer aldığı için sansürlemem gereken haber görünümlü düzeysizlikleri hatırlayalım...

RESİMLERİ TILKAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ

<>

Şimdi gelelim bugüne ve aynı firmanın, başkalarının "rezillik" ve "seviyesizlik"lerinden dert yanmasına bakıp bakıp gülelim :D



12 Ekim 2008 Pazar

BUGÜNÜN MÜNAFIKLARI

Müslüman olmadığı halde Müslüman gibi görünmeye çalışarak fitne ve fesat çıkaran münafıkların; haklarında onlarca ayet inmiş olan o ikiyüzlülerin, ikiyüzlülükleri yüzünden Allah'ı inkar eden kafirlerden bile daha aşağıya, cehennemin en alt tabakasına atılacak olan(Bkz. Nisa Suresi-145) o şahsiyetsizlerin sadece Peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV) zamanında yaşadıklarını mı sanıyorsunuz yoksa?

Günümüz münafıklarının önde gideni olan kartel basını, bir yandan "Allah/yaratıcı yoktur, kainattaki her şey kendiliğinden, tesadüfen var oldu, sonra da evrimleşti" diyen evrim teorisinin doğru olduğunu söyler...



Ramazan ayı gelince ise evrimi savunarak inkar ettiği Kur'an-ı Kerim'i kullanarak Müslüman görünmeye çalışır...


Fakat yine de ahlaksızlığı elden bırakmayıp, "41 Yasin Dua Kitabı" verdiği Ramazan gününde bile arka kapağında muzır neşriyat yapmaktan geri kalmaz...


Porno yayıncılıktan sabıkası olanlar bile Ramazan Ayı gelince dindar gözükerek halkı aldatabileceğini sanır...

10 Ekim 2008 Cuma

"BAKIIN LANETLENDİM BEN..."

BİR CEHALET NİŞANI: DÖVME

Sayıları her geçen gün artıyor... Allah(CC)’ın yarattığı en güzel varlık olan insanı, her şeyden önce kendi vücudunu, yaratıcısı yeteri kadar süslü ve güzel yaratmamış gibi görüp, kendine verilen vücut sanki karalama defteri olsun diye verilmiş gibi süs için vücudunun muhtelif yerlerine anlamsız şekiller ve resimler kazıtanlar, bir de çok iyi bir halt etmişler gibi bu çirkinliği teşhir ediyorlar. İşin hazin tarafı ise, aslında büyük ve kesintisiz bir günaha neden olan bu cahiliye devri(İslamiyet’ten önceki dönem) adetinin bu yönünden habersiz halde dövmesini sergileyenlerin nüfus cüzdanlarının din hanesinde “İslam” yazıyor olması. Sorsanız belki %10’u, en fazla %20’sinin dövmenin haramlığından haberdar olduğu bu kitle, dövmenin Allah(CC)’ın lanetine neden olduğu gerçeğini ya hiç öğrenemeden hayatı boyunca lanetli biçimde yaşayıp bu dünyadan göçüp gidiyor ya da en iyi ihtimalle fazla geç olmadan bu gerçeği öğrenip zor da olsa yapılan dövmeyi sildirmeye çalışıyor. Bildiği ya da sonradan öğrendiği halde dövmede ısrar edenlere ise “Allah ıslah etsin” diye dua etmekten, eğer bir tanıdığımızsa ve mümkünse kendisini konunun vahameti hakkında uyarmaktan başka yapabileceğimiz bir şey kalmıyor. Dövmenin haramlığı konusu, güvenilir ilmihal kaynakları ve en güvenilir Hadis arşivlerinden olan Kütüb-i Sitte’de yer alan Hadis-i Şerif’ler vasıtasıyla şüpheye yer olmayacak biçimde kesin olmasına rağmen, Allah(CC)’ın varlığını inkar eden evrim teorisi yalanını savunarak Allah(CC)’ı açıkça inkar eden kartel basını, ilmihal konularında bile çirkin oyunlar oynamaktan geri kalmayarak, bütün İslam aleminde haramlığı tartışılmayan dövme için “mekruh”(bir anlamda; “caiz, ama yapmasan daha iyi”) diyebiliyor. Aşağıdaki ibret belgesinin ilerleyen bölümlerinde ise çok daha çarpıcı bir “fetva” ile karşılaşacak ve eminim “Bu kadar da olmaz” diyeceksiniz. Dövmeye cevaz veren, kartelin sözde ilmihal hocası, porno yayın izleme konusuna da -güya şarta bağlayarak- cevaz verdi. İşte, muzır yayın yapan bir gazetede yazmanın insan ahlakını ne hale getirdiğini gösteren, olayı aynen başımdan geçtiği şekliyle anlatan ibret belgesi…

BU BİR İBRET BELGESİDİR: MUZIR NEŞRİYATIN ADRESİ OLAN KARTEL BASININDAN, ÖNCE DÖVMEYE SONRA DA –SIKI DURUN- PORNO YAYINLARA “CAİZ” FETVASI!

Maalesef neredeyse tüm finansmanı Müslümanlar tarafından karşılanan kartel basını, kendisine para ödeyen Müslümanların kutsal kitabındaki ayetleri bir bir yalanlamaya devam ediyor. Evrim teorisini savunarak Allah’ın varlığını inkar ettiği bilinen kartel medyası, artık bu işi “ilmihal bilgileri” kılıfını kullanarak, olabilecek en sinsi biçimde yürütüyor. Özellikle son zamanlarda televizyonlarda(sermayesi malum kanallar) adeta reklamı yapılarak insanlara çok şirin bir modaymış gibi gösterilen, ama aslında insanı vücudunda taşıdığı süre boyunca kesintisiz bir lanete uğratan “dövme yaptırma” konusunda geçen günlerde internette ufak bir araştırma yaptım. Ben aslında haramlığını bildiğim bu konuda, kalıcı dövmenin sonradan silinme imkanı olup olmadığını araştırıyordum. Kalıcı dövmenin hayli zor da olsa silinme ihtimali olduğunu öğrenerek sevinmiştim ki en son girdiğim site, dövme yapan bir firmanın sitesi çıktı ve adamlar dövme yaptırmanın dinen sakıncalı olmadığını yazıyor, delil olarak da Vatan Gazetesi’nin ilmihal hocası(?) Süleyman Ateş’in 26.05.2006 tarihinde köşesinde yazdığı yazıyı gösteriyordu! Hoca(?) yazısında, İslam alimlerinin bu konu hakkında ittifak etmiş olmaları, dövmenin haram olduğunun ilmihal kitaplarında açıkça yazması bir yana, başta en güvenilir muhaddis(hadis alimi) olan Buhari olmak üzere, hadis arşivi olan Kütüb-i Sitte’de yer alan diğer muhaddislerin de konuyla ilgili tüm hadislerine “Bu, bir kişinin rivayetidir” diye yalan söyleyerek yalan çamuru atıyor, böylece en güvenilir kaynaklarda yer almalarına rağmen, işine gelmeyen hadisleri aklınca yok saymaya çalışarak dövmenin haramlığını inkar ediyordu. Oysa kendisi de, o yalanladığı muhaddislerden biri olan Buhari’nin, 16 yıl emek harcayarak tamamladığı hadis kitabını nasıl yazdığını pekala biliyordu: “Câmiu’s-Sahîh (Sahîh-i Buhârî) kitabını, 600 bin Hadis-i Şerif arasından seçtim. Her Hadis-i Şerif’i kitaba koymadan önce gusledip, iki rekat namaz kılıp, istihare yaptım. Ondan sonra Hadis-i Şerif’i kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir Hadis-i Şerif’i yazmadım. 7275 Hadis-i Şerif olan bu kitabı 16 yılda tamamladım. - Buhari"

Dövme konusundaki Hadis-i Şerif’ler şöyle(Muhaddislerin isimleri, hadis arşivi Kütüb-i Sitte'deki konu başlıkları ve hadis numaraları ile birlikte):

"İğreti(takma) saç takana da, taktırana da, bedene dövme yapana da, yaptırana da Allah lanet etsin!" [Buhari, Libas 86, Tıbb 36; Müslim, Libas 119, (2124); Nesai, Zinet 25, (8,148)]

“İğreti(takma) saç takan, taktıran; kaşları incelten, kaşlarını incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptıran lanetlenmiştir.” [Ebu Davud, Tereccül 5, (4170)]

"…Resulullah (sav) on şeyi yasakladı: Dişleri törpüleyip inceltmek, dövme yapmak…” [Ebu Davud, Libas 11, (4049); Nesai, Zinet 20, (8, 143); İbnu Mace, Libas 47, (3655)]

“…Dövme yapanı, dövme yaptıranı, faiz yiyeni, faiz yedireni ve musavverleri lanetledi.” [Buhari, Büyu 113, 25, Talak, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyu 65, (3483)]

“Resulullah(sav) ribayı(faizi) yiyeni, yedireni, riba akdini yazanı, sadakaya (zekata) mani olanı, dövme yapanı, dövme yaptıranı, -hastalık sebebiyle olan hariç- hülle yapanı, hülle yaptıranı lanetledi." [Nesai, Zinet 25, (8,147)]

Başta cilt kanseri olmak üzere onlarca hastalığa davetiye çıkararak insan sağlığına zararlı olan, Nisa Suresi 119. ayetinde [ (Şeytan):“Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler…”] dolaylı olarak bahsi geçen ve ilmihal kitaplarında haram olduğu yazılı olan dövme konusunun tartışılacak bir tarafı yoktur. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de açıkça yazılı olmayan haramları yok saymak için gerektiğinde tüm hadis kitaplarına “uydurma” iftirası atmaktan utanmayan sözde hoca, kendisine sorulan ikinci soruya verdiği cevapta ise çırılçıplak insanların zina ettikleri yayınları seyretmenin günah olmayacağını yazarak büyük bir utanmazlığa imza atıyor. Cevabında kendisinin yazmaktan utanmadığı bazı yerleri, ben size okutmaktan utanarak sansürlemek zorunda kaldım. Söz konusu cevapta, zina filmi izleyen bir insanın kalbinden zina düşüncesi geçmeyebileceğini varsayarak bu yazıyı okuyan bir çocuğu bile güldürebilen hoca(?), “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar…”(Nur-30), “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar…”(Nur-31) ayetlerini unutmuş(!) gibi gözüküyor. “Porno yayın izlemesi bile helal olan bir Müslüman’a haram olan başka ne kaldı ki?” sorusunu akla getiren bu ve bunun gibi yazılara, zinayı savunan ve teşvik eden kartel basınından başka bir yerde rastlanamaması ne kadar ilginç, değil mi? Kartelin ilerde zina yapmanın da “helal” olduğunu yazacağını düşünmek için çok ileri görüşlü olmaya gerek yok! Sonuç olarak her işin bir yolu, yordamı vardır. İlmihal bilgilerini “güvenilir” ilmihal kitaplarından öğrenmek için kendini yormadığı gibi, bir de bu bilgileri almak için muzır neşriyatlara danışanlar, alacakları cevaplarla bilmeden haramlara “helal” demelerinin sorumluluğunu taşımaktan kurtulamazlar… Gelelim bahsi geçen ilmihal kılıflı çirkin köşe yazısına.

* * *

Vatan - 26.05.2006 – Süleyman Ateş

Soru: Dövme, Kuran'da geçmiyor. Bunun günah olup olmadığını nasıl öğreneceğim? Ya da bunun günah olduğu nerede yazıyor? Eğer bunu kötü amaçla yaptırmadıysam, bundan sonra namazıma, Kuran okumaya devam edemeyecek miyim? İnsanlara bu konuda yanıldıklarını nasıl anlatacağım? (Begüm)

Cevap: Dövme Kuran'da geçmez. Kuran'da Allah'ın yaratışını, doğal durumu değiştirmenin şeytan işi olduğu belirtilir. İşte bu doğalı değiştirme konusunda Kuran tefsircilerinin [Tefsir yapan İslam alimine “müfessir” dendiğini bildiği halde, kartel adetine uyarak “ci” ekiyle uydurduğu bu isimle aklı sıra alimleri aşağılıyor. Sanki tefsir, alınıp satılan ya da imal edilen bir şeymiş gibi, yuh olsun! (MP)] çeşitli yorumları vardır. Tefsirciler, Nisa Suresi'ndeki bu ayeti açıklarken bazı hadisler (Peygamber'e nispet edilen sözler) aktarırlar. Bu rivayetlerden birinde Hz. Peygamber'in, kaşlarını inceltene, yüzünün kıllarını çekene, dövme yapana ve yaptırana lanet ettiği belirtilir. Fakat bu, bir kişinin rivayetidir.[Yalancı! (MP)] Gerçekten Peygamber'in böyle söylediğine şahsen ihtimal vermiyorum. Çünkü bu rivayet Kuran'a aykırıdır.Kuran da Peygamber de insanları süslenmeye, güzel görünmeye teşvik etmektedir. Yüzünün kıllarını çekmek, kaşları inceltmek kadınların vazgeçmeyeceği bir makyaj ve süslenme türüdür. Bilindiği gibi süslenme de zamana ve bölgelere göre değişir. Dövme İslâm'da mekruh (hoş olmayan bir şey) kabul edilir ama Kuran'ın haram saydığı, yapanların günahkâr olacağı eylemlerden değildir. Hiçbir şey ibadete engel olamaz. İbadette önemli olan gönülden Allah'a yönelmektir. Abdestinizi alınız, namazınızı kılınız, dualarınızı yapınız. Allah ile bağlantınızı kesmeyiniz. İşte gerçeği öğrendiniz. Siz gönlünüze bakınız, Allah ile kulu arasında aracı yoktur. Peygamberimiz, "Önce kendi vicdanınıza danışınız" buyurmuştur.

*

Kalbinize sahip olun

Soru: Porno dergileri veya yayınları izlemek günah mı?

Cevap: Dinin amacı düşünceyi günah bulaşıklarından temizlemektir. Eğer porno resimleri veya filmleri, hiç etkilenmeden, içinde hiç zina düşüncesi veya cinsel düşünce, dürtü geçmeden seyrederseniz, günah söz konusu değildir. Ama aklınızdan, "imkân olsa da ……………" diye geçerse veya içinizde cinsel güdüler depreşirse ruhunuz bulanıyor, düşünceleriniz kirleniyor demektir. Bu elbette günahtır. Hz. İsa, "Bir kadının güzelliğini içinde düşünen kimse onunla yatmıştır" derken Peygamberimiz de, "İlk bakış, yani gözüne çalınmadan ötürü günah yoktur ama ikinci bakış, yani istekle, döne döne bakış senin aleyhinedir, günahtır" buyurmuştur. Sorunuzun cevabı bu çerçeve içindedir. Allah, insanın dışından çok kalbine, kafasındaki düşüncelere bakar. Kalbe sahip olmak gerekir. Peygamberimiz, "Vücutta bir et parçası vardır ki o bozulursa bütün vücut bozulur, o düzelirse bütün vücut düzelir, dikkat edin o kalptir" buyurmuştur.

[Müfessirlere “tefsirci” diyen sözde hocanın, asker arkadaşından bahseder gibi Peygamberimiz(SAV)’i anarken hiç salat ve selam(SAV) kullanmadığını fark ettiniz mi? (MP)]

* * *

SÖZDE HOCAYA BİRKAÇ SORU DA BİZ SORALIM
Hocam sen burada Kur'an'ı kaynak göstererek ilmihal yazılarınla bizi aydınlatırken(!) senin yazdığın gazete, soyumuzun maymundan, hatta karıncayiyenden geldiğini yazarak kutsal kitabımızı yalanlıyor. Gazetene mi inanalım yoksa bizi yaratan yüce Allah(CC)'a mı inanalım? Hocam, Allah(CC)'ın ayetlerini inkar eden yalancı ve münafık bir gazetede ilmihal yazıları yazmak bir çelişki değil mi? Pornoya cevaz verdin, artık senden zinaya da cevaz vermeni bekliyoruz hocam...

“Ey iman edenler! Bir fasık, size bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” (Hucurat-6)
Hiçbir ayet boş yere gönderilmedi. Yukarıdaki örneklerde inkarcı kartel basınının sadece haberlerinin değil, ilmihal kılıfına sarılı yalan yanlış köşe yazılarının bile doğruluğunu araştırmak gerektiğini bir kere daha görmüş olduk. Her şeye rağmen inkarcı kartel basını ve televizyonlarının haberlerini okumak ve izlemekte ısrar edenler, bu ayete muhatap olduklarını unutmamalıdırlar. Ne diyelim, kolay gelsin onlara…

*
İmam Buhari’nin Hayatı

810 yılında Buhara’da dünyaya gelen İmâm-ı Buhârî’nin asıl adı Muhammed bin İsmail olup, göbek adı Ebû Abdullah’tır. Babasını küçük yaşta yitiren Buhârî, ilk eğitimini Buhara’da yaptı. 10 yaşında hadis alimlerinden ders almaya başladı. 15 yaşında yetmiş bin hadisi ezberledi. 16 yaşında annesi ve kardeşiyle birlikte hacca gitti. Ailesi hacdan sonra Buhara’ya dönerken, o Mekke’de kaldı ve hadis toplama işine devam etti. 18 yaşına kadar sahabe ve tabiinin fetvalarını topladı. Tarîhü’l-Kebîr adlı eserini Peygamberimizin kabrinin başında yazdı. Mekke ve Medine’den başka Bağdat, Basra, Kûfe, Kahire, Nişabur, Belh, Merv, Askalan, Dımeşk, Hums, Rey gibi o dönemin ilim merkezlerini dolaşarak binden fazla hadis aliminden hadis ve diğer dini bilgileri öğrendi. Hafızası çok güçlü olan İmâm-ı Buhârî, eğitimini tamamladıktan sonra Buhara’ya dönerek, ders vermeye başladı. 70 binden fazla öğrencinin onun eğitiminden geçtiği rivayet edilir. Öğrencilerinin arasında daha sonra İslam dünyasında ünleri pek yaygınlaşacak olan Tirmizî, Neseî, Ebû Zur’a gibi isimler de vardır. Bildirildiğine göre, dönemin Buhara Valisi, İmâm-ı Buhârî’den çocuklarına özel hadis dersi vermesini istedi. Bu isteğe karşı çıktığı için vali ile Buhârî’nin arası açıldı. Olayı duyan Semerkantlılar kendisini davet ederek derslerini şehirlerinde vermesini istediler. İmâm-ı Buhârî, yola çıktığında bir kısım Semrkantlının kendisini istemediğini öğrendi. O da Semerkant’a gitmeden Harkent köyüne döndü. Ramazan ayında meydana gelen bu olay Buhârî’nin canını sıktı. O gece kıldığı teheccüd namazından sonra, “Ya Rabbi, yeryüzü bu genişlikle bana dar oldu. Beni tarafına al” diye dua etti. Bir ay kadar Harkent’te kalan Buhârî, 870 yılında Ramazan Bayramı gecesi vefat etti. İmâm-ı Buhârî, Kabe’de yazdığı Sahîh-i Buhârî adlı meşhur kitabını şöyle anlatır: “Câmiu’s-Sahîh (Sahîh-i Buhârî) kitabını, 600 bin Hadis-i Şerif arasından seçtim. Her Hadis-i Şerif’i kitaba koymadan önce gusledip, iki rekat namaz kılıp, istihare yaptım. Ondan sonra Hadis-i Şerif’i kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir Hadis-i Şerif’i yazmadım. 7275 Hadis-i Şerif olan bu kitabı 16 yılda tamamladım.” İmâm-ı Buhârî’nin hadis râvi(rivayet eden)leri ve onların hayatlarının yanı sıra, fıkıh ilmi ve sahabelerin hayatına ilişkin 16 ayrı kitabı daha bulunmaktadır.

1 Ekim 2008 Çarşamba

COCA COLA'DAN YİNE PİS KOKULAR...

Coca Cola'dan gelen son pis kokular da aşağıda...

DNA BOZUKLUĞUNA DA YOL AÇAN E211, ÜRÜNLERDEN ÇIKARILACAK!

Sudan sonra en çok tüketilen Coca Cola'da bulunan E211 maddesinin siroza neden olduğu ortaya çıktı. DNA bozukluğuna da yol açan E211, ürünlerden çıkarılacak.

Piyasaya çıktığı ilk günden beri içerisindeki katkı maddelerini bir sır gibi saklayan Coca Cola firmasının sırrı sonunda çözüldü. Yapılan araştırmalarda Coca-Cola'nın içerisinde E211 (Sodyum Benzoat) maddesinin bulunduğu saptanmış, firma uzun süre bu iddialara karşı sessiz kalmıştı. Sodyum Benzoat maddesi siroz, parkinson gibi hastalıklara davetiye çıkarıyor, hiperaktiviteye neden oluyor ve DNA'ya zarar veriyor.

KÜFLENMEYİ ÖNLÜYOR

Genel olarak gazlı içeceklerin birçoğunda bulunan ve küflenmeyi önleyen bu maddenin C vitaminiyle karşılaşınca kansorejene dönüştüğü belirtildi. Coca Cola firması ilk olarak Diet Cola'lardan bu maddeyi çıkartacaklarını ve yıl sonuna kadar tamamen kullanımdan kaldıracaklarını açıkladı. Firma sözcüsü bu maddeyi kullanmayı bırakacaklarını açıklasa da Sodyum Benzoat'ın yerini tutacak başka bir bileşen bulamadıklarını da itiraf etti.

Bugüne dek Coca Cola içenlerin vücutlarına depo ettikleri zehirlerin hesabını kim verecek peki?

REKLAMINIZ BATSIN!

Medyaport'ta Google'ın ahlaksız site reklamlarına kesinlikle rastlamazsınız. Biz, Medyaport olarak üç kuruş para kazanmak için ahlaksız site reklamları yayımlayan Google'ın reklamlarını barındıran, böylece ahlaksız sitelere de dolaylı biçimde destek olmuş olan tüm siteleri, özellikle de aşağıdaki gibi müspet görünümlü olanlarını buradan kınıyoruz!

RESİMLERİ TIKLAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ


Aynı sayfada hem ilmihal bilgileri, hem de "Gecelik Kaçamak İlişkiler" sitelerinin reklamı! Yuh olsun!


Peki Google'ın usturuplu görünen ilanları çok mu masum sanıyorsunuz? Yine müspet görünümlü bir başka sitede Google'ın "İlahiler" yazan reklamına merak edip tıkladığımızda karşımıza çıkan siteler şunlar: "Kocasını Aldatan Kadınlar", "Demet Akalın'ın Çıplak Resimleri", "Gecelik Sırdaş İlişki Arayanlar"...

İNTERNETTE PARA KAZANMA

İnternetten reklamlar vasıtasıyla üyelerine para kazandıran siteler mevcut. Bu siteler kendilerine reklam veren web sitelerinin reklamlarını yayımlıyor ve reklam veren sitelerin reklamlarına yapılan her tıklama için üyelerine belli miktarda para ödüyor. Bu konuda internette pek çok site olmasına karşın, üyelerine ödeme yapma konusunda kendini ispatlamış bir siteden bahsedeceğim sizlere. Öncelikle siteye üye olmak için buraya tıklayın.

Üyelik sayfasını aşağıdaki açıklamalar yardımıyla kısa sürede doldurarak kazanmaya hemen başlayabilirsiniz.


Bu ekrandan sonra şu hata mesajları ile karşılaşabilirsiniz:
"Username Already exists..." : Seçtiğiniz kullanıcı adı kullanılıyor. Kullanıcı adını değiştirmelisiniz.
"Invalid verification code entered" : Resimdeki harfler yanlış girildi. Bu alanın büyük/küçük harf duyarlı olduğunu unutmayın.

UYARI VE HATIRLATMA: Ödemelerinizi sorunsuz alabilmeniz ve üyeliğinizin iptal edilmemesi için tüm site kurallarına daima uymalı ve özellikle bu site ile ödemelerinizin gönderileceği http://www.alertpay.com/ internet sitesine kayıt esnasında geçerli bir e-mail adresi girmeniz gerektiğini unutmayın. Güvenlik konusunda son derece titiz davranan bu sitelere kendinizle ilgili vereceğiniz yanlış bilgiler, emeklerinizin boşa gitmesinden başka bir şeye yaramaz. Tüm dünya çapında yüzbinlerce kişinin üye olup para kazandığı bu sitelere, haklı olarak sizin gerçekten siz olduğunuzu ispatlamanız için istenen adres, fatura ya da ehliyet fotokopisi gibi şahsi bilgilerinizi vermekten çekinecekseniz, "kayıt için kendinizi yormayın" derim. Kaldı ki bu sitelere verdiğiniz sınırlı bilgilerle, kötü niyetli de olsa hiç kimse sizi maddi bir kayba uğratamaz.

REFERANS SİSTEMİ

http://bux.to/register.php?r=

Üye olduktan sonra yukarıdaki link'in sonuna kendi kullanıcı adınızı ekleyip, tanıdıklarınıza bu adresi vererek tanıdıklarınızı kendi referansınızla üye edebilirsiniz. Örnek: http://bux.to/register.php?r=theportal

Bu sitenin en güzel yönlerinden birisi, alt üyelerinizin tıklamalarından elde ettikleri kazançlarının sizin hesabınıza da aynen yazılması. Sitede "Surf Ads" sayfasında günde 20-25 civarı ilan çıkıyor. Tek yapmanız gereken; her gün bu ilanlara tek tek tıklayıp 30'dan geriye saymalarını beklemek. Her bir ilan bittiğinde "Surf Ads" sayfasında ilanın üzeri çizilir ve hesabınıza üyelik durumunuza göre para yatar. Bu işlem günde yaklaşık 15 dakika sürüyor, fakat bir reklama tıkladıktan sonra diğer programlarda gezinebilirsiniz, reklam sayfasında bekleme zorunluluğunuz yok. Hesap bakiyeniz ve alt üye bilgilerinizi "My Stats" sayfasından görebilirsiniz. İlk aşamada sizin ve alt üyelerinizin her tıklaması başına 1 cent kazandıran site, üyeliğinizi yükseltmeniz halinde bu tutarı 1,25 cent'e yükseltiyor ve bir günde tıklayabileceğiniz ilan sayısını en az 50 yapıyor. Bu rakamlar ilk bakışta size az gibi gelebilir, fakat sitede kazancınızın büyük kısmını alt üyeleriniz vasıtasıyla elde ettiğinizi aklınızdan çıkarmayın. Bu nedenle alt üye sayınızı ne kadar çoğaltırsanız, kazancınızı da o miktarda arttırmış olursunuz. Kabaca bir hesap yapacak olursak, başlangıç üyeliğinde tıklama başına 1 cent kazanan bir üye, 20 adet alt üyeye sahip olur ve her birisi her gün 15 tıklama yaparsa, günde 2,40 dolar para kazanır, ki bu rakam aylık 72 dolar kazanç demektir. Telefon ve internet faturanızı ödeyebileceğiniz bu rakam sizi kesmediyse bir alt paragraftaki seçenek, daha çok kazanmanız için size bir yol gösterecektir.

Sitenin bir başka avantajı ise alt üye satın alma özelliği. Üye bulma konusunda sıkıntı çekiyorsanız, web sitesi size uygun fiyatlar karşılığında, yeni üye olan kullanıcıları yönlendiriyor. Bir başka deyişle, sisteme onları sizin referansınızla üye olmuş gibi kaydediyor ve böylece onların her gün yaptıkları tıklamalar sizin hesabınıza nakit olarak yazılıyor. Ben bu sistemi denedim, gerçekten de avantajlı. Satın aldığınız üyelikler, bir ay bile geçmeden ödediğiniz parayı size kazandırıyor. Sistemi planlı, programlı biçimde kullanan üyeler arasında haftada birkaç yüz dolar kazanan üyeler mevcut. Başarılı üyelerin hesap detaylarını sitede kendiniz de görebilirsiniz.

Sitede para kazanmaya başladıktan sonra, hesabınız en az 10 dolara ulaştığında ödeme talebinde bulunabilirsiniz. Bunun için siteye kayıt esnasında bildirdiğiniz e-mail adresinizi kullanarak http://www.alertpay.com/ internet sitesine kayıt olmalısınız. Paranız bu internet sitesi vasıtasıyla banka hesabınıza yatırılıyor. Ödeme konusunda sorun yaşamamanız için özellikle bu siteye kendinizle ilgili vereceğiniz; e-mail adresiniz, adınız, adresiniz, banka hesap numaranız gibi bilgilerin tamamen doğru olması gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Bu sayfada anlatılanlar hakkında soru ve sorunlarınızı İletişim sayfamıza yazabilirsiniz. Şimdiden hayırlı kazançlar...

ÜCRETSİZ SMS GÖNDERME

HER GÜN BEDAVA SMS !!

Ücretsiz SMS hizmetinden yararlanmak için kullanıma açık hatlı bir cep telefonunuz olması yeterli. Tek yapmanız gereken, buraya tıklayarak tamamen Türkçe ve ücretsiz olan web sitesine üyelik formunu doldurmak. Cep telefonunuza gelen onay kodunu girerek siteye kaydınızı gerçekleştirdikten sonra her gün bir ücretsiz SMS atma hakkınız oluyor. Sitede ayrıca tanıdıklarınızı üye yaparak ve anket doldurarak kredi kazanma imkanınız var. Kazandığınız kredileri, bir günde birden fazla SMS gönderebilmek için kullanabiliyorsunuz. Üye ettiğiniz her kişi başına 30 kredi kazanıyorsunuz. Ücretsiz mesajlar haricinde gönderdiğiniz her mesajın tutarı 6 kredidir. Siteye ilk kayıt olduğunuzda hediye olarak 20 kredi kazanıyorsunuz. Mesajlarınızda kendi cep numaranızın görünmesi de yine sitenin güzel bir özelliği olarak göze çarpıyor.

CEP TELEFONU = 6 BAZ İSTASYONU!

İki sene kadar çeşitli GSM operatörlerinin taşeron firmalarında iş tecrübesi olan bir kişi olarak, baz istasyonlarının zararları hakkında bugüne dek kulaktan dolma, eksik bilgilere dayanarak yazılan ve konuşulanların çoğunu buradan düzeltiyorum. Toplumda maalesef eksik ve yanlış bilgilendirmeler yüzünden cep telefonu-baz istasyonu ilişkisi, araba-benzin istasyonu ilişkisine benzetiliyor. Yani bir arabanın infilak etmesi ile benzin istasyonunun infilak etmesi arasındaki fark ne ise, bir cep telefonunun yaydığı radyasyonla bir baz istasyonunun yaydığı radyasyonun arasındaki fark, o oranda zannediliyor. Aslında cep telefonu ile baz istasyonu arasındaki radyasyon farkı ne kadardır biliyor musunuz? Sıfır. Hatta bu sıfır rakamı açık olan cep telefonunun kullanılmadığı zamanlar için geçerlidir ve bazen konuşulmayan bir cep telefonu, baz istasyonundan daha yüksek radyasyon yayar. Çalan ya da arama yapan bir cep telefonunun yaydığı radyasyon ise, normal bir baz istasyonunun yaklaşık altı katıdır. Yine konuşma esnasında insan, bir anlamda kulağına yaklaşık beş-altı adet baz istasyonu dayamış olur. Kulaklık vs. yollarla cep telefonundan yaklaşık yarım metre uzakta konuşmak bile maruz olduğumuz radyasyon miktarını çok azaltır ve yaklaşık beşte bir miktarına kadar düşürür. Bu yazdıklarım pek çok kişi gibi kulaktan dolma bilgilere değil, çalıştığım firmalarda radyasyon/manyetik alan ölçüm aletleri ile bizzat kendim yaptığım belgeli radyasyon ölçüm değerlerine dayanıyor. Ayrıca aşağıda, bir binanın çatısındaki baz istasyonu için ve bir cep telefonu ile konuşma yaparken EMR-300 radyasyon ölçüm cihazı ile yaptığım ölçümlerin fotoğraflarını görebilirsiniz. Fotoğraflarda görüldüğü gibi benim ölçtüğüm çatı katındaki baz istasyonu, konuşma yapmayan cep telefonumdan bile daha düşük değerde manyetik alan oluşturmaktadır(0.0065 Amper/metre). Cep telefonumun sabit konumda 0.0083 A/m, konuşma sırasında ise 0.0271 ile 0.385 A/m değerleri arasında ve yarım metre öteden kulaklıkla konuşurken 0.0075 A/m değerinde manyetik alan oluşturduğu yine fotoğraflarda görülmektedir. Bu değerler benim yaptığım ölçümde en üst konuma, ilk arama yaptığım esnada ulaştı ve cihaz maksimum 0.417 A/m değerini gösterdi. Bu değer, cami ve binalara takılmalarından dolayı yok yere yaygara yapılan herhangi bir baz istasyonunun yaklaşık altı buçuk katıdır! Yukarıdaki gerçek ölçümlere dayalı gerçek bilgiler ışığında, cebinde bir baz istasyonu kadar manyetik alan oluşturan cep telefonu taşıyan, konuşurken bir anlamda kulağına beş-altı tane baz istasyonu dayayan insanların, bina çatılarına kurulan düşük radyasyonlu baz istasyonlarına karşı çıkmalarının ne kadar gereksiz ve anlamsız olduğu açıkça görülüyor. Özetle, bir binada esasında o binadaki cep telefonu sayısı kadar baz istasyonu zaten vardır. Yerine göre bir bina için altmış-yetmişi bulan, hatta geçebilen bu büyük rakama bir tane daha eklenmemesi için yaygara koparılmasına, yukarıdaki bilgi ve fotoğraflardan sonra İnşaallah bundan sonra bir son verilir. Kaldı ki herhangi bir baz istasyonundan, yaptığı yayının şekli nedeniyle aslında en az zararı o istasyonun üzerine kurulduğu binadaki insanlar görmektedir. Fakat binlerce insan ve paraya ihtiyacı olan camiler, maalesef bu gerçeklerden habersiz oldukları veya yanlış bilgilendirildikleri için senelik onbinlerce dolar baz istasyonu kira gelirinden boş yere mahrum kalmaktadırlar.







COCA COLA'NIN SIRRI

Coca Cola ile ilgili yapılan bir araştırmanın sonucu...

Coca Cola’nın Sırrı Böcek Larvası!

Cochineal; Kanarya Adaları, Şili, Peru ve Bolivya’da bulunan Opuntia cinsi kaktüs üzerinde yaşayan bir tür böcek türüdür… Günümüzde, “Cochineal böceği” doğal ortamda kaktüs bitkisine kene gibi yapışarak hayatını sürdürürken, tüketim alanının büyüklüğünden dolayı kültürel olarak da yetiştirilmektedir… Bizim aradığımız “özüt” ise Cochineal böceğinin dişisi ve larvalarından elde ediliyordu…

Aztek ve Maya köylüsü, yüz yıllardır altın kadar değer verdikleri Cochineal böceği ve larvalarını toplayıp silindir ile ezerek özünü çıkarttı ve elde ettikleri özü, kazanda kaynatarak iplerini boyadı. Böylelikle Amerikan yerlileri dünyanın turkuvazdan sonraki en güzel renklerinden birisi olan “Carmine”yi(karmen-kırmızı-kızıl) elde etti. Sonra işin içine kimya girdi. Cochineal böceği ve larvalarından elde edilen özüte, kimyasal işlem sonrası “Carmine pigmenti”(pigment: bitki ve hayvanlardan elde edilen boya) adı verildi. ”Carmine pigmenti” daha çok dokumacılıkta boya maddesi olarak kullanıldı.


Cochineal; Kanarya Adaları’nda ve Meksika’da yaşayan bir böcek türüdür. Doğal ortamında çoğaldığı gibi kültürel olarak da yetiştirilmektedir...








Kaktüs bitkisine kene gibi yapışarak hayatını sürdürür...









Bir Cochineal böceği tarlası… Bu böcekler ve larvaları, Meksikalı köylüler tarafından toplanır...









Cochineal’in kurutulmuş hali...










Köylüler kendi ihtiyaçları için Aztekler’den kalma klasik yöntemlerle böceğin özütünden dünyanın en güzel renklerinden biri olan “carmine”i üretirler...










Aztekler ve Latinler, böcekten elde edilen bu boyayı ip boyamada kullanırlar...





“Cochineal” kimyada EC 120 kodu ve Carminic Acid (Karminik asit - C22H20O13)adı ve formülü ile anıldı. Tanımlaması yapılırken de, “Kırmızı, pahalı olduğu için ender kullanılır. Alkollü içecekler embriyo için zararlıdır. Aşırı duyarlılık, hiper-aktiflik belirtileri gösterir” açıklaması yapıldı. Şimdi sıkı durun, Türkiye’de yürürlükte olan gıda kodeksine göre, üretilen gıdalarda kullanılan renklendiriciler tebliğinin, renklendiricilerin kullanımının 5. maddesinde ”Renklendiricilerin kullanımı ile ilgili hükümlerin, c) şıkkında, sadece Ek-1 de belirtilen maddeler gıda maddelerinde renklendirici olarak kullanılabilir” denilmiştir. Ek-1 de ise ”EC (European Community)120 kodu ile belirtilen, “Cochineal”, Karminik asit, Karminler’e 75470 E renk indeks numarası” verilmiştir. Demek oluyor ki, Türkiye’deki tüketici yasasına göre, Coca-Cola’nın açıklamak istemediği Cochineal böceğinin larva özütü olan Carminic Acid’in, içeceklerde kullanmasında bir sakınca yoktur. Öte yandan her tür kara ve deniz böcekleri, Hanefi fıkhına göre haramdır. Şirketin karının büyük bir kısmının Filistinli kardeşlerimizi katleden İsrail ordusuna gittiği de bilinmektedir.


KARİKATÜR

KOMİK

TRAJİKOMİK


> Bu sayfanın birincisi bence bu haber, fakat Reyhan
Hanım'ın boynunda zincirimsi bir "aksesuar" olduğunu
fark ettiniz mi? Bu "aksesuar", habere yapılan yorum,
bu "aksesuar"ın ahirette kullanım yerlerinden

bahseden ayetler... Neyse, yorum yapmıyorum...





GAZETECİ NE İŞE YARAR?

Yalan, yanlış demeden, doğrusunu araştırmadan, her duyduğunu yazar. Bazen de oturduğu yerden hayallerini döker kağıda, gerçekte olmuş gibi. Sonra da hiç utanmadan “Biz hayal satarız” diyebilir bu “sözde” gazeteci. Devlet adamlarından, en sade vatandaşlara kadar iftiralar atmakta bir sakınca görmez. Yazdığı iftiraların tekziplerini birkaç gün sonra yayımlayacak olmaktan ve ödeyeceği tazminatlardan çekinmez ki, halkı yalanlarıyla aptal yerine koymaktan çekinsin.


Gazeteci dediğin yılın 365 gününde insanların inançlarına aşağılayarak saldırıp, İmam-ı Gazali gibi büyük bir din alimine açıkça küfür edip, sayfalarında ve eklerinde çıplak kadın neşriyatı yaparak halkı zinaya özendirip, Ramazan ayı geldiğinde ise dini eserler yayınlayarak din istismarı yapmasına rağmen; yılın 365 günü inançlı insanların yanında olan, sayfalarında her gün ayet ve hadis-i şerifler yer alan müspet gazetelere kendi sıfatı olan “din istismarcısı” diyebilecek kadar cahil ya da kim bilir(!) kötü niyetlidir.

Gazeteciye özgür düşünce yakışmaz. Gazeteci, askere yaranmaya çalışmakla yetinmez; asker isterse askerin yazdıklarını gazetesinin haberiymiş gibi aynen yayımlar. Ülkenin darbeyle kaosa sürüklenmesi pahasına, tehditle vergi borçlarını silmeyen iktidar aleyhine darbe çığırtkanlığı yapmak, onun asli görevlerinden biridir.

Son olarak, geçtiğimiz aylarda gazeteci gösterdi ki; Arap ırkçılığından vazgeçmemek uğruna Cumhurbaşkanı ile beraber pek çok iş adamının katıldığı Katar seyahatinde, Katar Emiri’nin kendilerini adam sanıp hediye ettiği saatleri, yüzlerce milyar dolarlık bu kadar önemli bir iş seyahatinde kriz çıkartmak pahasına, sırf Arap ırkçılıkları yüzünden iade etmeleriyle vatana millete ne kadar yararlı şahsiyetler olduklarını bir kere daha gösterdiler. Üstelik kartel gazetelerinin bu terbiyesizliğine, Zaman ve Yeni Şafak gibi müspet görünümlü fakat henüz hangi tarafta olduğunun idrakine varamamış gazete temsilcileri de iştirak ederek müspet sıfatlarının önüne bundan sonra “sözde” kelimesinin eklenmesine neden oldular. Peygamber Efendimiz(SAV), cehenneme hesapsız girecek altı sınıf insan arasında “Irkçılık yapan Arap”ı saymıştı. Araplar ırkçılık yaparsa doğrudan cehenneme… Peki ya Araplar’a ırkçılık yapanlar?

Şimdi soruyorum, yukarıdakileri okuyup da “Biz bunların hiç birine uymuyoruz” diyebilen bir gazete var mı bu ülkede, biri dışında? Bir de şunu soralım: Yukarıda sayılan “meziyetler”in tümüne birden sahip bir gazete var mı bu ülkede, biri dışında?

KARTEL BASINI - Giriş

Gazetecilik, büyük bir sorumluluk gerektiren bir meslek. Gazeteciler, her şeyden önce “basın meslek ilkeleri” diye adlandırılan bir takım ahlaki değerleri taşımakla yükümlüdürler. Bu değerlerin en başında ise kuşkusuz “güvenilir” olmak gelir. Haber almak için okuduğum bir gazetede yer alan bir haberin, ileriki günlerde aslında yalan ya da hayal ürünü olduğunu öğrendiğimde aptal yerine konduğumu anlamış olurum, ama ne fayda! Kendisine güvenip haberini okuyayım dediğim gazete, yalanıyla beni aldattıktan sonra zaten "okurunu kendi görüşü doğrultusunda aldatmak" olan amacına ulaşmıştır. Böyle bir durumda tek tesellim, meslek ilkelerini umursamayarak yalan haber yayımlamaktan çekinmeyen bu gazeteyi tanımış olmamdır. Bir kere yalan haber yazan bir gazetenin, bu ahlaksızlığı rahatlıkla tekrarlayabileceği ve ben de kendimi bir kereden fazla aptal yerine koymasına izin veremeyeceğim için bu gazeteyi bir daha elime almamaya karar veririm. Peki ya bu haberin yalan olduğunu öğrenemeyen okurlar ne yapacak? Birinin mutlaka onlara “gerçekler”den bahsetmesi gerekir. Üzülerek belirtmeliyim ki ülkemizde maalesef gazetecilik mesleğini hakkıyla yürüten, okurunu yalan haberle aldatmaktan çekinen gazete sayısı bir hayli az. Sitemizin bu bölümünde tirajı yüzbinleri bulmasına rağmen maalesef yalan haber yapmayı mesleğinin bir parçası haline getirmiş olan gazeteleri tek tek tanıyacak ve eminim çok şaşıracaksınız. Bahsi geçen yalan haberler arasında öyleleriyle karşılaşacaksınız ki, bir haberde bir adet değil, birden fazla yalanın birden yazıldığına şahit olacaksınız. Sitemizin "Basında Yalan Arşivi" bölümünü sıkça ziyaret ederseniz, yalanı adet haline getirerek yalanda kartelleşmiş gazetelerin “güncel yalanlar”ını takip edebilirsiniz. Sizlere ayrıca sitemizin “Tehlikeli Yalanlar” bölümünü ziyaret ederek bahsi geçen gazetelerin yüce Allah(cc) adına bile yalan uydurmaya cüret ettiklerini görüp, bu gibi yalanlara karşı her zaman uyanık olmanızı tavsiye ediyorum.

KARTEL BASINI SLAYTI


RESİMLERİ TIKLAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ