10 Ekim 2008 Cuma

"BAKIIN LANETLENDİM BEN..."

BİR CEHALET NİŞANI: DÖVME

Sayıları her geçen gün artıyor... Allah(CC)’ın yarattığı en güzel varlık olan insanı, her şeyden önce kendi vücudunu, yaratıcısı yeteri kadar süslü ve güzel yaratmamış gibi görüp, kendine verilen vücut sanki karalama defteri olsun diye verilmiş gibi süs için vücudunun muhtelif yerlerine anlamsız şekiller ve resimler kazıtanlar, bir de çok iyi bir halt etmişler gibi bu çirkinliği teşhir ediyorlar. İşin hazin tarafı ise, aslında büyük ve kesintisiz bir günaha neden olan bu cahiliye devri(İslamiyet’ten önceki dönem) adetinin bu yönünden habersiz halde dövmesini sergileyenlerin nüfus cüzdanlarının din hanesinde “İslam” yazıyor olması. Sorsanız belki %10’u, en fazla %20’sinin dövmenin haramlığından haberdar olduğu bu kitle, dövmenin Allah(CC)’ın lanetine neden olduğu gerçeğini ya hiç öğrenemeden hayatı boyunca lanetli biçimde yaşayıp bu dünyadan göçüp gidiyor ya da en iyi ihtimalle fazla geç olmadan bu gerçeği öğrenip zor da olsa yapılan dövmeyi sildirmeye çalışıyor. Bildiği ya da sonradan öğrendiği halde dövmede ısrar edenlere ise “Allah ıslah etsin” diye dua etmekten, eğer bir tanıdığımızsa ve mümkünse kendisini konunun vahameti hakkında uyarmaktan başka yapabileceğimiz bir şey kalmıyor. Dövmenin haramlığı konusu, güvenilir ilmihal kaynakları ve en güvenilir Hadis arşivlerinden olan Kütüb-i Sitte’de yer alan Hadis-i Şerif’ler vasıtasıyla şüpheye yer olmayacak biçimde kesin olmasına rağmen, Allah(CC)’ın varlığını inkar eden evrim teorisi yalanını savunarak Allah(CC)’ı açıkça inkar eden kartel basını, ilmihal konularında bile çirkin oyunlar oynamaktan geri kalmayarak, bütün İslam aleminde haramlığı tartışılmayan dövme için “mekruh”(bir anlamda; “caiz, ama yapmasan daha iyi”) diyebiliyor. Aşağıdaki ibret belgesinin ilerleyen bölümlerinde ise çok daha çarpıcı bir “fetva” ile karşılaşacak ve eminim “Bu kadar da olmaz” diyeceksiniz. Dövmeye cevaz veren, kartelin sözde ilmihal hocası, porno yayın izleme konusuna da -güya şarta bağlayarak- cevaz verdi. İşte, muzır yayın yapan bir gazetede yazmanın insan ahlakını ne hale getirdiğini gösteren, olayı aynen başımdan geçtiği şekliyle anlatan ibret belgesi…

BU BİR İBRET BELGESİDİR: MUZIR NEŞRİYATIN ADRESİ OLAN KARTEL BASININDAN, ÖNCE DÖVMEYE SONRA DA –SIKI DURUN- PORNO YAYINLARA “CAİZ” FETVASI!

Maalesef neredeyse tüm finansmanı Müslümanlar tarafından karşılanan kartel basını, kendisine para ödeyen Müslümanların kutsal kitabındaki ayetleri bir bir yalanlamaya devam ediyor. Evrim teorisini savunarak Allah’ın varlığını inkar ettiği bilinen kartel medyası, artık bu işi “ilmihal bilgileri” kılıfını kullanarak, olabilecek en sinsi biçimde yürütüyor. Özellikle son zamanlarda televizyonlarda(sermayesi malum kanallar) adeta reklamı yapılarak insanlara çok şirin bir modaymış gibi gösterilen, ama aslında insanı vücudunda taşıdığı süre boyunca kesintisiz bir lanete uğratan “dövme yaptırma” konusunda geçen günlerde internette ufak bir araştırma yaptım. Ben aslında haramlığını bildiğim bu konuda, kalıcı dövmenin sonradan silinme imkanı olup olmadığını araştırıyordum. Kalıcı dövmenin hayli zor da olsa silinme ihtimali olduğunu öğrenerek sevinmiştim ki en son girdiğim site, dövme yapan bir firmanın sitesi çıktı ve adamlar dövme yaptırmanın dinen sakıncalı olmadığını yazıyor, delil olarak da Vatan Gazetesi’nin ilmihal hocası(?) Süleyman Ateş’in 26.05.2006 tarihinde köşesinde yazdığı yazıyı gösteriyordu! Hoca(?) yazısında, İslam alimlerinin bu konu hakkında ittifak etmiş olmaları, dövmenin haram olduğunun ilmihal kitaplarında açıkça yazması bir yana, başta en güvenilir muhaddis(hadis alimi) olan Buhari olmak üzere, hadis arşivi olan Kütüb-i Sitte’de yer alan diğer muhaddislerin de konuyla ilgili tüm hadislerine “Bu, bir kişinin rivayetidir” diye yalan söyleyerek yalan çamuru atıyor, böylece en güvenilir kaynaklarda yer almalarına rağmen, işine gelmeyen hadisleri aklınca yok saymaya çalışarak dövmenin haramlığını inkar ediyordu. Oysa kendisi de, o yalanladığı muhaddislerden biri olan Buhari’nin, 16 yıl emek harcayarak tamamladığı hadis kitabını nasıl yazdığını pekala biliyordu: “Câmiu’s-Sahîh (Sahîh-i Buhârî) kitabını, 600 bin Hadis-i Şerif arasından seçtim. Her Hadis-i Şerif’i kitaba koymadan önce gusledip, iki rekat namaz kılıp, istihare yaptım. Ondan sonra Hadis-i Şerif’i kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir Hadis-i Şerif’i yazmadım. 7275 Hadis-i Şerif olan bu kitabı 16 yılda tamamladım. - Buhari"

Dövme konusundaki Hadis-i Şerif’ler şöyle(Muhaddislerin isimleri, hadis arşivi Kütüb-i Sitte'deki konu başlıkları ve hadis numaraları ile birlikte):

"İğreti(takma) saç takana da, taktırana da, bedene dövme yapana da, yaptırana da Allah lanet etsin!" [Buhari, Libas 86, Tıbb 36; Müslim, Libas 119, (2124); Nesai, Zinet 25, (8,148)]

“İğreti(takma) saç takan, taktıran; kaşları incelten, kaşlarını incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptıran lanetlenmiştir.” [Ebu Davud, Tereccül 5, (4170)]

"…Resulullah (sav) on şeyi yasakladı: Dişleri törpüleyip inceltmek, dövme yapmak…” [Ebu Davud, Libas 11, (4049); Nesai, Zinet 20, (8, 143); İbnu Mace, Libas 47, (3655)]

“…Dövme yapanı, dövme yaptıranı, faiz yiyeni, faiz yedireni ve musavverleri lanetledi.” [Buhari, Büyu 113, 25, Talak, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyu 65, (3483)]

“Resulullah(sav) ribayı(faizi) yiyeni, yedireni, riba akdini yazanı, sadakaya (zekata) mani olanı, dövme yapanı, dövme yaptıranı, -hastalık sebebiyle olan hariç- hülle yapanı, hülle yaptıranı lanetledi." [Nesai, Zinet 25, (8,147)]

Başta cilt kanseri olmak üzere onlarca hastalığa davetiye çıkararak insan sağlığına zararlı olan, Nisa Suresi 119. ayetinde [ (Şeytan):“Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler…”] dolaylı olarak bahsi geçen ve ilmihal kitaplarında haram olduğu yazılı olan dövme konusunun tartışılacak bir tarafı yoktur. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de açıkça yazılı olmayan haramları yok saymak için gerektiğinde tüm hadis kitaplarına “uydurma” iftirası atmaktan utanmayan sözde hoca, kendisine sorulan ikinci soruya verdiği cevapta ise çırılçıplak insanların zina ettikleri yayınları seyretmenin günah olmayacağını yazarak büyük bir utanmazlığa imza atıyor. Cevabında kendisinin yazmaktan utanmadığı bazı yerleri, ben size okutmaktan utanarak sansürlemek zorunda kaldım. Söz konusu cevapta, zina filmi izleyen bir insanın kalbinden zina düşüncesi geçmeyebileceğini varsayarak bu yazıyı okuyan bir çocuğu bile güldürebilen hoca(?), “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar…”(Nur-30), “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar…”(Nur-31) ayetlerini unutmuş(!) gibi gözüküyor. “Porno yayın izlemesi bile helal olan bir Müslüman’a haram olan başka ne kaldı ki?” sorusunu akla getiren bu ve bunun gibi yazılara, zinayı savunan ve teşvik eden kartel basınından başka bir yerde rastlanamaması ne kadar ilginç, değil mi? Kartelin ilerde zina yapmanın da “helal” olduğunu yazacağını düşünmek için çok ileri görüşlü olmaya gerek yok! Sonuç olarak her işin bir yolu, yordamı vardır. İlmihal bilgilerini “güvenilir” ilmihal kitaplarından öğrenmek için kendini yormadığı gibi, bir de bu bilgileri almak için muzır neşriyatlara danışanlar, alacakları cevaplarla bilmeden haramlara “helal” demelerinin sorumluluğunu taşımaktan kurtulamazlar… Gelelim bahsi geçen ilmihal kılıflı çirkin köşe yazısına.

* * *

Vatan - 26.05.2006 – Süleyman Ateş

Soru: Dövme, Kuran'da geçmiyor. Bunun günah olup olmadığını nasıl öğreneceğim? Ya da bunun günah olduğu nerede yazıyor? Eğer bunu kötü amaçla yaptırmadıysam, bundan sonra namazıma, Kuran okumaya devam edemeyecek miyim? İnsanlara bu konuda yanıldıklarını nasıl anlatacağım? (Begüm)

Cevap: Dövme Kuran'da geçmez. Kuran'da Allah'ın yaratışını, doğal durumu değiştirmenin şeytan işi olduğu belirtilir. İşte bu doğalı değiştirme konusunda Kuran tefsircilerinin [Tefsir yapan İslam alimine “müfessir” dendiğini bildiği halde, kartel adetine uyarak “ci” ekiyle uydurduğu bu isimle aklı sıra alimleri aşağılıyor. Sanki tefsir, alınıp satılan ya da imal edilen bir şeymiş gibi, yuh olsun! (MP)] çeşitli yorumları vardır. Tefsirciler, Nisa Suresi'ndeki bu ayeti açıklarken bazı hadisler (Peygamber'e nispet edilen sözler) aktarırlar. Bu rivayetlerden birinde Hz. Peygamber'in, kaşlarını inceltene, yüzünün kıllarını çekene, dövme yapana ve yaptırana lanet ettiği belirtilir. Fakat bu, bir kişinin rivayetidir.[Yalancı! (MP)] Gerçekten Peygamber'in böyle söylediğine şahsen ihtimal vermiyorum. Çünkü bu rivayet Kuran'a aykırıdır.Kuran da Peygamber de insanları süslenmeye, güzel görünmeye teşvik etmektedir. Yüzünün kıllarını çekmek, kaşları inceltmek kadınların vazgeçmeyeceği bir makyaj ve süslenme türüdür. Bilindiği gibi süslenme de zamana ve bölgelere göre değişir. Dövme İslâm'da mekruh (hoş olmayan bir şey) kabul edilir ama Kuran'ın haram saydığı, yapanların günahkâr olacağı eylemlerden değildir. Hiçbir şey ibadete engel olamaz. İbadette önemli olan gönülden Allah'a yönelmektir. Abdestinizi alınız, namazınızı kılınız, dualarınızı yapınız. Allah ile bağlantınızı kesmeyiniz. İşte gerçeği öğrendiniz. Siz gönlünüze bakınız, Allah ile kulu arasında aracı yoktur. Peygamberimiz, "Önce kendi vicdanınıza danışınız" buyurmuştur.

*

Kalbinize sahip olun

Soru: Porno dergileri veya yayınları izlemek günah mı?

Cevap: Dinin amacı düşünceyi günah bulaşıklarından temizlemektir. Eğer porno resimleri veya filmleri, hiç etkilenmeden, içinde hiç zina düşüncesi veya cinsel düşünce, dürtü geçmeden seyrederseniz, günah söz konusu değildir. Ama aklınızdan, "imkân olsa da ……………" diye geçerse veya içinizde cinsel güdüler depreşirse ruhunuz bulanıyor, düşünceleriniz kirleniyor demektir. Bu elbette günahtır. Hz. İsa, "Bir kadının güzelliğini içinde düşünen kimse onunla yatmıştır" derken Peygamberimiz de, "İlk bakış, yani gözüne çalınmadan ötürü günah yoktur ama ikinci bakış, yani istekle, döne döne bakış senin aleyhinedir, günahtır" buyurmuştur. Sorunuzun cevabı bu çerçeve içindedir. Allah, insanın dışından çok kalbine, kafasındaki düşüncelere bakar. Kalbe sahip olmak gerekir. Peygamberimiz, "Vücutta bir et parçası vardır ki o bozulursa bütün vücut bozulur, o düzelirse bütün vücut düzelir, dikkat edin o kalptir" buyurmuştur.

[Müfessirlere “tefsirci” diyen sözde hocanın, asker arkadaşından bahseder gibi Peygamberimiz(SAV)’i anarken hiç salat ve selam(SAV) kullanmadığını fark ettiniz mi? (MP)]

* * *

SÖZDE HOCAYA BİRKAÇ SORU DA BİZ SORALIM
Hocam sen burada Kur'an'ı kaynak göstererek ilmihal yazılarınla bizi aydınlatırken(!) senin yazdığın gazete, soyumuzun maymundan, hatta karıncayiyenden geldiğini yazarak kutsal kitabımızı yalanlıyor. Gazetene mi inanalım yoksa bizi yaratan yüce Allah(CC)'a mı inanalım? Hocam, Allah(CC)'ın ayetlerini inkar eden yalancı ve münafık bir gazetede ilmihal yazıları yazmak bir çelişki değil mi? Pornoya cevaz verdin, artık senden zinaya da cevaz vermeni bekliyoruz hocam...

“Ey iman edenler! Bir fasık, size bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” (Hucurat-6)
Hiçbir ayet boş yere gönderilmedi. Yukarıdaki örneklerde inkarcı kartel basınının sadece haberlerinin değil, ilmihal kılıfına sarılı yalan yanlış köşe yazılarının bile doğruluğunu araştırmak gerektiğini bir kere daha görmüş olduk. Her şeye rağmen inkarcı kartel basını ve televizyonlarının haberlerini okumak ve izlemekte ısrar edenler, bu ayete muhatap olduklarını unutmamalıdırlar. Ne diyelim, kolay gelsin onlara…

*
İmam Buhari’nin Hayatı

810 yılında Buhara’da dünyaya gelen İmâm-ı Buhârî’nin asıl adı Muhammed bin İsmail olup, göbek adı Ebû Abdullah’tır. Babasını küçük yaşta yitiren Buhârî, ilk eğitimini Buhara’da yaptı. 10 yaşında hadis alimlerinden ders almaya başladı. 15 yaşında yetmiş bin hadisi ezberledi. 16 yaşında annesi ve kardeşiyle birlikte hacca gitti. Ailesi hacdan sonra Buhara’ya dönerken, o Mekke’de kaldı ve hadis toplama işine devam etti. 18 yaşına kadar sahabe ve tabiinin fetvalarını topladı. Tarîhü’l-Kebîr adlı eserini Peygamberimizin kabrinin başında yazdı. Mekke ve Medine’den başka Bağdat, Basra, Kûfe, Kahire, Nişabur, Belh, Merv, Askalan, Dımeşk, Hums, Rey gibi o dönemin ilim merkezlerini dolaşarak binden fazla hadis aliminden hadis ve diğer dini bilgileri öğrendi. Hafızası çok güçlü olan İmâm-ı Buhârî, eğitimini tamamladıktan sonra Buhara’ya dönerek, ders vermeye başladı. 70 binden fazla öğrencinin onun eğitiminden geçtiği rivayet edilir. Öğrencilerinin arasında daha sonra İslam dünyasında ünleri pek yaygınlaşacak olan Tirmizî, Neseî, Ebû Zur’a gibi isimler de vardır. Bildirildiğine göre, dönemin Buhara Valisi, İmâm-ı Buhârî’den çocuklarına özel hadis dersi vermesini istedi. Bu isteğe karşı çıktığı için vali ile Buhârî’nin arası açıldı. Olayı duyan Semerkantlılar kendisini davet ederek derslerini şehirlerinde vermesini istediler. İmâm-ı Buhârî, yola çıktığında bir kısım Semrkantlının kendisini istemediğini öğrendi. O da Semerkant’a gitmeden Harkent köyüne döndü. Ramazan ayında meydana gelen bu olay Buhârî’nin canını sıktı. O gece kıldığı teheccüd namazından sonra, “Ya Rabbi, yeryüzü bu genişlikle bana dar oldu. Beni tarafına al” diye dua etti. Bir ay kadar Harkent’te kalan Buhârî, 870 yılında Ramazan Bayramı gecesi vefat etti. İmâm-ı Buhârî, Kabe’de yazdığı Sahîh-i Buhârî adlı meşhur kitabını şöyle anlatır: “Câmiu’s-Sahîh (Sahîh-i Buhârî) kitabını, 600 bin Hadis-i Şerif arasından seçtim. Her Hadis-i Şerif’i kitaba koymadan önce gusledip, iki rekat namaz kılıp, istihare yaptım. Ondan sonra Hadis-i Şerif’i kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir Hadis-i Şerif’i yazmadım. 7275 Hadis-i Şerif olan bu kitabı 16 yılda tamamladım.” İmâm-ı Buhârî’nin hadis râvi(rivayet eden)leri ve onların hayatlarının yanı sıra, fıkıh ilmi ve sahabelerin hayatına ilişkin 16 ayrı kitabı daha bulunmaktadır.

Hiç yorum yok: