3 Aralık 2008 Çarşamba

ÇALGI YASAĞININ MANEVİ YÖNÜ

Çalgı aletlerinin çalınmaları ve dinlenmelerinin haram oluşunun hikmetini anlayabilmek için öncelikle “Nefs Nedir?” konulu yazımızın mutlaka okunması, nefsin mahiyetinin çok iyi anlaşılması gerekmektedir. Nefsin mahiyetini tam olarak anlayamamış olan, insanın ruhundan ayrı olarak bir de kendisine kötülük/günah konusunda sürekli fısıldayan bir nefse sahip olduğu gerçeğini bilmeyen ya da görmezden gelen bir insanın, çalgıların haramlığı konusunu algılamasına imkan yoktur.

Çoğu insan, çalgı aleti dinlemekten aldığı keyfi, kendi ruhuna bir şifa, bir rahatlama olarak algılar. Oysa “Nefs” konulu yazımızda bunun, insanın kalbinde meydana gelen bir yanılma olduğunu anlatmıştık. Alınan bu zevk, aslında insanın en büyük düşmanı olan, kendisini sürekli günahlara sevk eden nefsini besleyen zehirli bir gıdadır
: “Kalp, ruh ile nefs arasındaki bir köprü gibidir. Kalp, his organlarına da bağlıdır. His organları ne ile meşgul olursa, kalp ona bağlanır. İnsan güzel bir şey görünce, güzel bir ses duyunca, kalp bunlara bağlanır. Ruha veya nefse tatlı gelenleri sever. Bu sevgi insanın elinde olmaz. “Güzel, tatlı” demek, kalbe güzel, tatlı gelen şey demektir. İnsan, çok defa hakiki güzelliği anlayamaz. Nefse güzel gelen ile, ruha güzel geleni karıştırır.

Müzik sesi, çalgı aletlerinden dökülen notalar, her insanın kulağına hoş gelebilecek özelliktedir. Bu seslerin verdiği keyfin, insanın ruhuna değil, düşmanı olan nefsine hitap ettiğini, onu besleyip güçlendirdiğini idrak edebilmek için başta da belirttiğimiz gibi öncelikle kişinin nefsini bilmesi ve sonra da yeterli düzeyde idrak kabiliyetine, temiz bir kalbe sahip olması gerekir. "Temiz kalp"ten kastımız; işlediği günahları ısrarla sürdürmeyen ve onlardan pişmanlık duyan, günah kirlerinin uzun bir süre boyunca karartmadığı, hiç olmazsa kendisine verilen tavsiyeleri umursamayacak kadar kararmamış bir kalptir. Uzun süre çalgı aleti dinlemenin kalbi karartacağını bildiren İmam-ı Gazali, bu konuda şunları yazmıştır:

“…Kalbi hasta olanın(Allah’tan başka şeye bağlananın) nefsi azar, çalgı dinleyince haram işleme arzusu artar. Musikiden ruh değil, Allah-u Teâlâ’nın düşmanı olan nefs lezzet alır. Zavallı ruh, nefsin elinde esir olduğu için, kendi lezzeti sanır. Musikinin tadı, zehirli bala, yaldızlanmış pisliğe benzer. Hasta olmayan kalbin, helal şeylere olan sevgisini arttıran ve nefsi zayıflatan sesleri dinlemek de, bazı şartlarla mubah olur. Hacca gidecek olanın Kâbe, hac, Mekke, Medine şarkılarını dinlemesi, askerlerin harb, kahramanlık şarkılarını dinlemesi mubah, hatta sevap olur. Düğün, ziyafet, bayram, sefer dönüşü gibi sevinmesi gereken yerlerde helal olan ses ile neşelenmek mubahtır. Bu sesler, nefse değil, kalbe kuvvet verir.“(İhya)

"... Çalgı dinlemek ve her günahı işlemek, nefsi kuvvetlendirir. Salim, temiz kalp, müzikten zevk alamaz. Müzik nefsi kuvvetlendirip, harekete getirip zararlı olur."(Kimya-ı saadet)

"MÜZİK" KELİMESİNİN KAYNAĞI

Müzik kelimesinin, uydurma tanrılara inanılan "mitoloji" hurafesinden geldiğini biliyor muydunuz?

Müzik kelimesi, Yunanlılar'ın büyük putları olan Zeüs’ün kızları sayılan Mousa(Müz) denilen 9 heykelin adından hasıl olmaktadır. Bozuk dinler, kalpleri ve ruhları besleyemediği için, müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefslere hoş gelmesi, nefsleri beslemesi, ruhani tesir sanıldı. Bugünkü batı müziği, kilise müziğinden doğdu. Bugün yeryüzünü kaplayan bozuk dinlerin hemen hemen hepsinde müzik, ibadet halini almıştır. Müzik ile, her çeşit çalgı ile nefsler keyiflenmekte, şehvani, hayvani arzular kuvvetlenmektedir. Ruhun gıdası olan, kalpleri temizleyen ve nefsleri ezip, haramlara olan arzularını yok eden ilahi ibadetler unutulmaktadır. Müzik, her çeşit çalgı, insanları alkolikler ve morfinmanlar gibi gaflet içinde, uyuşuk yaşatmaktadır. Böylece, nefsleri azdırarak, sonsuz saadetten mahrum kalmalarına sebep olmaktadır.(S. Ebediyye)
-
"YASAL" UYUŞTURUCULAR ÇÖPE!

Müzik dinleyen, gerçekten de zamanla morfinman gibi olur, dinlemese rahatsız olur. Morfin kullananlar da böyle uyuşturucu almayınca sağa sola saldırıyorlar, içince rahatlıyorlar. Haram olan müzik dinlemekle rahatlamak, nefsin rahatlamasıdır. Nefsin gıdası haramlardır. Haramlardan medet umulmaz. O rahatlamayı mubah yollarda aramalıdır. İmam-ı Beyheki Hazretleri, "Musiki, kalpte nifak hasıl eder" buyurmuştur.

Hitler'e, "Doğuda fethettiğimiz topraklara nasıl bir eğitim tarzı uygulayalım?" diye sorarlar. "Onlara sabahtan akşama kadar hafif müzik dinletin. Onlara düşünme, okuma fırsatı vermeyin. Çünkü manevi derinliği olmayan insanlar kendilerini hep mutlu hissederler" diye cevap verir. Bugün Hitler'in hayalleri gerçekleşmiştir. Günümüzde müzik kültürü bizi istila etmiş durumdadır. İnsanı insan yapan değerler gerilemiş, insanın hissiyatına hitap eden ve taklide sürükleyen araçlar çıkmıştır.

Hemen burada akla "İçkim yok, sigaram yok, bir tek müzik zevkim var, onu da mı bırakayım?" diyecek insanlar geliyor. Onlara, “Şehvetlerinizi(yani nefsin arzularını) haramlardan almamaya uğraşın ve bu cihadda sebat edin, dayanın” ayetini hatırlatıyor, kalp huzuru için haramdan medet ummamalarını tavsiye ediyoruz. Haramların insanlara süslü, çekici gelmesi, bu dünyada yaşadığımız imtihanın bir özelliğidir. Cennet gibi sonsuz, kusursuz bir nimetler diyarına kavuşmak, çocuk oyuncağı değildir elbette. Ona kavuşmak, biraz sabır ve emek ister. Öte yandan kalplerin huzur bulmasının asıl reçetesi yine kutsal kitabımızda yer alan Rad Suresi'nin 28. ayetinde yer almaktadır: "Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur". Allah'ı anma konusunda gaflet içinde kalınsa da, hiç olmazsa Allah'ın yasak ettiğinden kaçınarak hem günahlarla kirlenmiş amel defterimizi daha fazla karartmamış, hem de haramdan kaçınmanın büyük sevabına kavuşmuş oluruz. Kısacık dünyanın geçici, uyduruk zevkleri için sonsuz cennet hayatının "gerçek" nimetlerini, en güzeli ise yaratıcımızı orada gökteki ayı seyreder gibi gözümüzle seyretme nimetini elimizle itmek hiç de akıllı işi değil! Allah(cc) emrettiği için, dahası kendi iyiliğimiz için, yarın değil şimdi, çalgılı tüm müzik eserlerini ait oldukları yere, çöpe gönderelim!

Hiç yorum yok: